Volt Enerji ve Bilişim Teknolojileri Genel Müdürü Önder Akar: “Türkiye enerji sektörünün en büyük yazılım firmasıyız”

Yeni Enerji: Bir yazılımcı olarak enerji sektörüne nasıl geçtiniz?
Önder Akar: Bir yazılımcı olarak, enerji sektörüne 2006 yılında Deloitte bünyesinde başladım. 2006 senesi Türkiye enerji sektörü için özellikle elektrik enerjisi için önemli gelişmelerin yaşandığı bir yıldır. TEİAŞ’ın bir birimi olan Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi (PMUM) altında, gün öncesinden sistemde elektrik üreten ve elektrik talep eden kişileri bir araya getiren bir piyasa mekanizmasının temelleri atıldı. O dönemde kişisel olarak bu projeler içinde yer aldığım için de büyük avantajlarım oldu. Tabi o dönemde yatırım döngüsü daha çok doğalgaz tarafındaydı. Çünkü doğalgaz tarafı hızlıca hayata geçirilebilen ve hızlıca gelir yaratabilen yatırım tipiydi. Bu süreçte Deloitte olarak piyasanın birçok katılımcısına danışmanlık hizmeti verme şansımız oldu. Daha sonra RWE’e geçtim. O da dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden bir tanesi. Toplamda 70 bin MW’a yakın kurulu güçleri var, Türkiye’de 2013 yılında devreye giren 800 MW’lık bir doğalgaz santrali inşa ettiler. Bu süreçte yazılımdan ziyade ticaret yönüyle ilgilendim. Portföy yönetimi, iş yönetimi gibi kısımları inceleme fırsatım oldu. Aslında incelemekten çok icra etme şansım oldu. 2014 yılında da tekrar hizmet sektörüne geçerek Volt’a geldim.
Yeni Enerji: Volt, enerji sektörüne odaklanmış bir bilişim şirketi olarak ne tür çözümler sunuyor?
Önder Akar: Volt, 2010 yılında Türkiye’de enerji sektöründeki yazılım ihtiyaçlarını karşılamak üzere, tamamen yerli sermaye ile kurulmuş bir bilişim teknolojileri ve ar-ge şirketidir. Ana işimiz, elektrik ve doğalgaz ticareti yapan kurumların tüm faaliyetlerini yöneten, uçtan uca çözümler sunan yazılımlar geliştirmektir.Şu anda, Mecidiyeköy’deki ana ofisimiz ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin İkitelli’deki Teknopark’ında bulunan Ar-Ge ofisimizde faaliyet gösteriyoruz. Volt tamamen enerji sektörüne odaklı bir şirket olduğu için sektör büyüdükçe, kendisi de büyüyor. Dolayısıyla, Volt’ın faaliyetlerinden bahsederken enerji sektörümüzün iç dinamiklerini, yaşadığı değişimleri de dikkate almak gerekiyor. Bilindiği üzere enerji yatırımları hem Türkiye hem de dünyada her sene farklı bir trend içine girer. Teknolojinin gelişmesi, talebin değişmesi, yeni regülasyonların oluşması yatırım dinamiklerini değiştirir, yeni trendleri oluşturur. Volt ilk olarak, özellikle serbest tüketiciye elektrik satışı yapan, firmalara hizmet vermek üzere ufak bir yazılımla bu işlere başladı. ENXP adı verilen bu yazılım zaman içerisinde büyüdü. Yazılım ilk başta sadece serbest tüketici operasyonlarını yönetmek için oluşturulmuştu. Gün geçtikçe serbest tüketici limiti düştü. Limit düştükçe de piyasada ulaşılabilen müşteri sayısı arttı. Serbest tüketici dediğimiz grup daha önceleri fabrikalar, AVM’ler gibi tüketimi yüksek olan yerlerdi. Elektrik satan firmalar, bu tüketicilere, perakende şirketlerine göre daha indirimli rekabetçi teklifler veriyorlardı ancak 2013’ün sonlarına doğru, bu firmaların maliyetlerinin artması ve müşterilerinin referans fiyatlarında -sanayi tarifesinde- bir değişiklik olmamasından dolayı büyük müşterilerden çok küçük müşterilere yönelmeye başladılar. Sonuçta, eskiden aylık elektrik faturası yüz binleri ya da milyonları bulan müşterilere elektrik satarken şimdi aylık faturası 1000 TL, 500 TL, 200 TL olan mikro düzeydeki müşterilere satmaya başladılar. Tabi paralelinde ihtiyaçlar da dinamikler de değişmeye başladı. Şöyle düşünün: Siz hacim olarak çok büyük bir hacme hitap ediyorsunuz ama karşınızda sadece 2 adet müşteri var. Burada ise o hacmin belki de %1’ine hitap ediyorsunuz ama karşınızda binlerce müşteri var. Dolayısıyla bu müşterilere hizmet veren firmaların da ihtiyaçları değişmeye başladı. Bizim yazılımımız da aslında perakende yapılanması adı altında değişikliklere uğradı. Yeni modüller ile gittikçe gelişti. Hizmetlerimiz üretim tarafında da bir takım evrimler geçirmeye başladı. YEKDEM ile birlikte yenilenebilir enerjiye büyük bir yönelme oldu. Ciddi bir yatırım imkânı oluştu. Çünkü teşvik mekanizmalarında ciddi alım garantileri oluştu ve yatırımcıların bu yöne doğru eğilmelerine olanak verdi. Ve biz bu süreçte üretimin kontrol edilmesi, kontrol edilemeyen güneşin, rüzgârın ise takip edilmesi ve bunun operasyonel süreçlerinin yönetilmesini sağlayacak yazılımlar geliştirdik.
Volt, şu anda 40 grup ve 80 kadar tüzel kişilik ile çalışıyor. Bu anlamda Türkiye’nin enerji sektöründeki en büyük yazılım firmasıyız. 26 kişilik ekibimiz içerisinde yazılım ekibimiz, ürün geliştirme ekibimiz, satış ekibimiz, destek ekibimiz ve aynı zamanda danışman ekimiz bulunuyor. Bunların yanı sıra OTC hizmeti veren bir departmanımız bulunuyor. Bizim burada yapmaya çalıştığımız katma değerli bir hizmet yaratmak. Hizmetin sonunda, hizmet sunduğunuz firma da bir değer yaratmak. Eğer bir değer yaratamıyorsanız uzun vadede bu hizmetin hiçbir anlamı yok. Şirketin de uzun vadede devamlılığını sağlayamazsınız. Biz işe değer yaratılabilecek alanları tespit ederek başladık.
Enerji sektöründe, küçük bir ekiple yüksek cirolu işleri yönetebiliyorsunuz. Örneğin 3 kişilik bir şirket bazen yıllık 100 milyon TL’lik ciroları çevirebiliyor. Baktığınız zaman, yüzlerce milyon TL’nin döndüğü bir işin operasyon tarafında ufacık bir hatanın bedeli milyonlarca TL olabilir. Bu motivasyonla süreç içerisinde tüm operasyonel riskleri tespit etmeye çalıştık. Takip edilmesi gereken çok ciddi bir veri akışı var. Volt olarak bir platform hâline dönüşen yazılımımızın farklı modülleriyle doğalgaz, kömür ve yenilenebilir enerji üreticilerine ve bir de son tüketicilere elektrik satan firmalara çözümler sunmaya başladık. Bunun paralelinde 2013 yılının başlarında doğalgaz piyasasına yatırım yapmaya başladık Doğalgaz piyasası konjonktür olarak elektrik piyasasının liberalleşme sürecinin başlarındaki hâline benziyor. Liberalleşme süreci çok daha geride. Ancak piyasanın geleceğine yatırım yaparak, ilk müşterimizi de almayı başardık. Hatta Doğalgaz OTC faaliyetlerimizi başlatarak bu konuda bir ilke imza attık. Bu, bizim için çok değerliydi. Volt olarak gelecekte yatırım miktarı artırmayı düşündüğümüz alanlardan birisi de doğalgaz. Çünkü doğalgaz piyasası da, elektrik piyasasının 2005-2006 yıllarında gösterdiği gelişimin bir benzerini yapacak. Elektrik piyasası ile doğalgaz piyasası birbirine bağlı aslında. Elektriğin ekonomik anlamdaki en önemli dinamiklerinin altındaki değişkenin doğalgazdaki dinamikler olduğunu söyleyebiliriz. Biz şu anda bu iki hizmet alanının yanına “software as a service” dediğimiz özellikle son zamanlarda Cloud üzerinden hizmet verebilecek yeni yazılım servisleri geliştirmeye başladık. Bunu önümüzdeki yılın başlarında piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Piyasada eksik gördüğümüz risk yönetimi gibi, fiyat tahmini gibi çalışmalar yer alacak. Çok değerli olacağına inanıyoruz.
Son 3 ay içerisinde de üretim tipinden bağımsız olarak santrallerin uzaktan izlenmesini sağlayan yeni bir ürün geliştirdik. Bir yatırımcı için uzaktan izleme sistemleri çok yüksek maliyetli sistemler. Şu an elinizde internete bağlanabilen, fotoğraf çekebilen, uydudan nerede olduğunuzu bilen bir akıllı telefonunuz var. Ve bu akıllı telefonların nimetlerinden yararlanabilmek bizim gibi Ar-Ge firmalarının ne ürettiğiyle alakalı. Yatırımcı ya da yönetici seviyesindeki kişilerin santrallerinde ne olup bittiğini uzaktan takip edebilecekleri, maliyeti olabildiğince düşük, kullanımı olabildiğince basit, mevcut cep telefonlarının çoğuyla uyumlu bir sistem geliştirdik. Bu sistemin amacı, sürecin takip edilerek, üretimin kontrol edilmesini sağlamaktır. Özellikle sektörde 2015’in ortalarında gün içi piyasasının devreye gireceği konuşulurken bu çözümün sektöre oldukça katkı sağlayacağına inanıyoruz. Şöyle ki; yenilenebilir üretim santrallerinin çoğu YEKDEM kapsamında satış faaliyetlerini yürütmekteler. Bu da 1 yıl boyunca bu kişilerin hiçbir şekilde santralini üretimini tahmin etme gibi ya da dengesizliklerini azaltma gibi bir motivasyonlarının olmadığı anlamına geliyor. Onlar şu anda sadece ay sonunda ürettikleri miktara bakıyorlar. Gün içi piyasası aslında tahmin ettiğiniz miktar ile gerçek üretimdeki farkın dengelenmesine olanak sağlayacak bir mekanizma sunuyor. Üretimini kontrol edebilen santrallerde bunu yapmak kolay. Fakat rüzgârda, rüzgâr ne kadar eserse o kadar üreteceksiniz ya da güneşte güneş ışığı ne kadar gelirse o kadar üreteceksiniz… Dolayısıyla bunu kontrol edemediğiniz için olabildiğince iyi tahmin yapmanız gerekiyor ki, sisteme güvenilir bir enerji arzı sağlayabilesiniz. Tahmin yapabilmek için o anda santralinizin ne ürettiğini takip edebiliyor olmanız gerekiyor. Şu anda aslında bütün araçlar mevcut. Her yerden bilgi alabilen cep telefonu var ve internete çok kolay bağlanabilen santral var. Bizim yaptığımız ise bu iki noktayı birbirine bağlayan köprü. Bu köprüyle birlikte basit, ucuz, kaliteli ve sonuç odaklı bir çözüm yaptık. Özellikle gün içi piyasasında santrallerini devamlı kontrol etmek isteyen, santrallerindeki düzensizlikleri yönetmek isteyen kişilerin ciddi anlamda ihtiyacı olacağına inanıyoruz.
YEKDEM kapsamına göre, 1 yıl boyunca siz ne üretirseniz üretin onun teşvik kapsamındaki fiyatı çarpımı kadar bir tutarı alıyorsunuz. Burada şöyle bir sıkıntı doğuyor: Santral sahiplerinin bir kere santrallerinin üretimini tahmin etme gibi bir motivasyonları yok. Çünkü öyle bir sıkıntıları da yok. Milli Yük Tevzi Merkezi (MYTM), YEKDEM kapsamındaki bütün santrallerin 1 gün sonrası için üretim tahminlerini yaparak sisteme üretilecek miktarı tahmin ederek giriyor. Gerçek üretimle bu üretim arasındaki fark da sisteme dengesizlik olarak yansıyor. Bu durumlar, 0 bakiye düzeltme kalemi dediğimiz bir maliyet doğuruyor. Çünkü o esnada öngörülemeyen bir enerji talebi ya da öngörülemeyen bir enerji arzı aslında çok sıkışık bir zamanda bütün sistemi denetleyen MYTM’nin tekrar bu defa başka bir santrale üret ya da üretme emrini vermesine neden oluyor. Keza aynı şekilde bu durum gün öncesinde sağlıklı bir tahmin yapılamaması sistemli bir arz güvenliği sıkıntısına da yol açabiliyor. Tahminlemede motivasyonu artıracak bir takım kuralların getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yeni Enerji: Enerji sektöründeki tüm değişik enstrümanların birlikte çalışmasını sağlayabilecek bir sistem var mı? Devletin böyle bir birimi bulunuyor mu?
Önder Akar:Elektrik dediğimiz kavramı dengelemek zor bir iştir. Çünkü siz depolayamadığınız bir şeyin arz ve talebini her anda milisaniye bazında bile aynı miktarda tutmak zorundasınız. Ve düşünün ki, aslında burada tüketimle çok oynayamıyorsunuz. Şirketin doğal bir ihtiyacı olan bir tüketim bu, lüks değil. Daha çok arzla oynayarak dengelemeye çalışıyorsunuz. Sorduğunuz sorunun cevabı şu aslında: MYTM’nin ana görevi budur. Bütün gün, sisteme bağlanmış olan bütün santralleri takip ederek arzın talebe karşı birebir gelmesini sağlayacak miktarı getirmektir. Buradaki tek sıkıntı şu: Yenilenebilir enerji miktarı arttıkça tahmin etme zorluğu artmaya başlıyor. 1 saat sonrasını tahmin etmekle 24 sonrasını tahmin etmek aynı şey değil. Dolayısıyla sizin 1 saat sonrasını tahmin edebilmeniz için elinizdeki en iyi bilgi şu andaki üretiminiz. Aslında bizim gayretimiz ve burada bir yazılım geliştirmemizin amacı da bu piyasanın, piyasa mekanizmasının oluşturulması ve bahsettiğimiz dengelemenin daha sağlıklı yapılmasını sağlayabilmektir.
Yeni Enerji: Bu dengelemeyi sağlayacak genel bir yazlımdan mı bahsediyoruz yoksa daha parçalı, daha yolun başında olan bir sistemden mi?
Önder Akar:Özellikle üretim tarafında bu sistemi yöneten tüm kamu kuruluşlarını temel aldığımızda burada herhangi bir altyapısal sorun olduğunu düşünmüyorum. Burada yeteri kadar SCADA sistemleri, uzaktan ölçüm sistemleri olduğunu düşünüyorum. Buradaki temel sıkıntı şu: Türkiye’de bir motivasyon olması lazım. 5 bin MW’lık bir yenilenebilir enerji kapasitesinden bahsediyoruz. Ve bu kapasite, ertesi gün doğru tahmin edilmezse bir anda ortaya çıkacak bir ihtiyaçtan dolayı, örneğin 5 bin MW’ın o saate 3 bin MW/h üreteceğini tahmin ediyorsunuz ama bir bakıyorsunuz santrallerinizin toplamı 2 bin MW/h üretiyor. Elinizde bin MW/h açık kalıyor. Bu açık kalan kısmı mecburen o esnada talebi karşılayacak en uygun santralden zorla üretmeye kalkıyorsunuz. Oysa 2 gün öncesinden onun 3 değil de 2 olacağını tahmin edebiliyor olsaydınız, sıkışık zamanda pahalı olabilecek bir santral bulmak yerine 1 gün önceden daha uygun maliyetli bir santral bulabilirdiniz. Sistemin sağlıklı yürüyebilmesi için vurgulamak istediğim temel nokta, YEKDEM kapsamındaki santrallerin doğru tahmin edilmesini motive edecek bir yapının kurulması gerekiyor.
Yeni Enerji: Bu nasıl bir yapı? Bu veriye de bağlı bir yapı olsa gerek değil mi?
Önder Akar:Kesinlikle öyle ve bununla ilgili Ritim diye TÜBİTAK ile beraber yapılan bir çalışma var. Ama ben bu çalışmanın özellikle YEKDEM kapsamındaki santrallerin tahminini gerçekten motive edecek bir yapının kurulması gerektiğini düşünüyorum. Tabi ki yazılım desteği olmazsa olmaz ama her şeyden önce kamu kurumunun iyi tahmin yapabilmesini sağlayacak bir ortam yaratılmalı. İyi tahmin yapılıp yapılmaması konusunda şu an için hiçbir problem yok. Ama bunun bedelini gizli bir şekilde son tüketici ödüyor. Çünkü orada yapılan tahmin hatasının sonucunda oluşan maliyetler ay sonunda serbest tüketici olan firmalara “Sıfır bakiye” adı altında maliyet olarak dağıtılıyor. Bu firmalar da mecburen “Sıfır bakiye” maliyetlerini yedirerek son tüketicilere bir fiyatlandırma yapıyorlar. Dolayısıyla bu maliyetlerin giderilmesinin, çözülmesinin işin perakende kısmına da katma değer sağlayacağını düşünüyorum. Bunun için kesinlikle altyapıların gözden geçirilmesi gerekiyor. Altyapılar var ama onların merkezi bir yerden –özellikle yenilenebilir enerji için söylüyorum- izlenildiğini düşünmüyorum.
Yeni Enerji: Sizin sunduğunuz sistemin bir dağıtım şirketine ya da bir perakende şirkete uygulanması durumunda süreç nasıl yürüyor?
Önder Akar:Son tüketicilere elektrik satan firmalara verdiğimiz hizmet şu şekilde başlıyor: Öncelikle onların başka bir sistemle yürüttükleri bütün süreçleri analiz ediyoruz. Mevcut durum analizi yapıyoruz ve bu, sürecin en önemli adımlarından biri. Bu analizde iyileştirilebilecek süreçleri belirlemeye çalışıyoruz. Operasyonu yapan arkadaşlarla birebir iletişim hâlinde süreçlerin nasıl yapıldığını görüşüyoruz, bir süreç haritası çıkarıyoruz. Biz bu aşamalarda yaratacağımız katma değeri anlatıyoruz. Birinci olarak yarattığımız katma değer yazılımların yarattığı katma değerle aynı. Enerji sektörü veri yoğun bir sektör ve yazılım da bu verilerin sağlıklı bir şekilde yönetilmesini sağlar. Ayrıca operasyonel hataların minimize edilmesini sağlar. Bunların yanında gizli bir katma değer var ki biz özellikle bunu enerji sektöründeki yöneticilere anlatmaya çalışıyoruz: Yazılımlar şeffaflığı artırırlar. Bizim yaptığımız ve uyguladığımız yazılım ve sistem yöneticilerin süreçleri raporlayabilmesi, şirketlerin nereden nereye gittiğini, eğer bir hata varsa nokta atışı o hatanın nerede olduğunu, eğer bir performans varsa nokta atışı nerede olduğunun mekanizmalarını hazırlamış oluyoruz. Biz, mevcut durum analizi yaptıktan sonra mevcut yazılımımıza yapılması gereken ek ihtiyaçları belirliyoruz. Biz yazılım kurulumunu gerçekleştirdikten sonra iş ortaklarımızla beraber konuşarak onlara eğitim veriyoruz. Sadece bir yazılım eğitimi değil de sürecin eğitimi olarak düşünüyoruz. Bir enerji şirketinin çok fazla kurumla muhatap olması gibi bir durum var. Biz, onların bu süreçteki bütün işlerini tek bir portal, tek bir kanal üzerine yapılmasını, verilerin hepsinin buradan sağlıklı bir şekilde tutulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bunu yapmak için yaklaşık 2-3 haftalık bir zamana ihtiyacımız oluyor. Bu, 9 modülden oluşan bir platform. Aslında her çözüm ortağımızın aslında çok fazla ihtiyacı olmayabiliyor.
Elektrik satışı yapan firmaların satış süreçlerini yönetmek için kullandıkları satış modülümüz var. Portföy yönetimi modülü, serbest tüketicilerin ellerindeki mevcut üretim ve tüketim yönetimleri, açık pozisyonları denetledikleri, ticari kararlarını almaları yolunda verilerini gözlemledikleri bir modül. Bütün şirketlerin Piyasa Mali Uzlaştırma (PMUM) ile olan münasebetlerini yönetmek için bizim yazılımımızın bir başka modülünü kullanıyorlar. Üretim veya perakende şirketi olması farketmez, PMUM süreçlerini yönetecek, onların bütün ticari operasyonlarını yönetecek bir modülden bahsediyoruz. Fatura ve uzlaştırma modülümüz, ay sonundaki tedarik edilen bütün elektrik hepsinin dışarıdan gelen ek kontrol bilgileriyle uzlaştırma yapılarak faturalandırılmasını sağlıyor. Toptan ticaret modülü dediğimiz, hiç üretimle ilgilenmeyen, serbest tüketici satışı da yapmayan sadece toptan seviyede üreticiden ve diğer perakendeciler arasında elektrik alıp satan şirketlere sunduğumuz bir çözümümüz var. Bu çözüm aslında yine bu platformun bir modülü.
Yeni Enerji: Sizce enerji sektörü yazılımların sağlayacağı katma değerin yeterince farkında mı?
Önder Akar:Türkiye’de karakter olarak birbirine benzeyen üç sektör var: Telekom, finans ve elektriğin perakendesi. Telekom ve finans gelişimlerini tamamladılar ve onlar, bu kadar büyük operasyonel yükü yazılımsız yönetemeyeceklerini öğrendiler. Ama ne yazık ki, enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalar henüz yazılım desteğinin önemini tam olarak kavrayabilmiş değiller Yazılım bir araçtır ve sizi hedeflediklerinize götürebilecek yegâne unsurlardan bir tanesidir. Firmalar şu an bu hizmete biraz ‘olmasa da olur’ gözüyle bakıyor. Fakat operasyondaki yüklerin artması bir süre sonra yazılımın ne kadar önemli olduğunu göstermeye başlayacaktır. Ben enerji sektöründeki firma sahiplerinin yazılım konusunda vizyonlarını biraz daha geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum.
Nispeten büyük gruplarda başka sektörlerden gelen deneyimler enerji sektörüne de yansıtılıyor. Fakat enerji sektörüne sıfırdan girmiş ya da enerji sektöründeki yatırımı diğer sektörlerdekinden daha küçük olan firmalar ne yazık ki bu yaklaşımı henüz gösteremiyor. Oysa bu işte de en başta operasyonel risklerin yönetilmesi gerekiyor. Bu noktadaki şeffaflıkların artırılması gerekiyor. Bundan sonra da ticari riskler geliyor. Bu arada biz Volt olarak risk yönetimi konusunda da çalışmalara odaklanmış durumdayız. Önümüzdeki dönemde bu konudaki bir takım ürünlerimizi piyasaya sunacağız. Risk yönetiminde temel konu şudur: risklerin ne olduğunu belirleyip bunları numerik hâle getirmek gerekir. Örneğin, rüzgâr santraliniz üretim konusunda çok fazla değişkenlik gösteriyorsa sizin bu durumun nasıl bir risk maliyeti taşıdığını biliyor olmanız gerekir. Özetle, şirket yöneticilerinin teknolojik gelişmelere daha fazla önem vermeleri gerektiği kanaatindeyim.
Yeni Enerji: Ürünü verdikten sonra da aslında büyük bir dünya var. Sürekli regülasyonlar, sürekli mevzuat değişimlerine bağlı olarak güncellemelerin olduğu bir süreç. O bağlamda müşteriyle temasınız ne boyutta oluyor?
Önder Akar:Bizim en hareketli departmanlarımızdan bir tanesi destek departmanıdır. Özellikle Türkiye pazarı gibi enerji sektöründe devamlı bir hareketin olduğu yerlerde çok sık değişimler meydana geliyor. Bu değişimler iki sebepten kaynaklanabiliyor. Birincisi mevzuattaki değişikler, ikincisi ise öngörülemeyen durumlar. İkincisinden başlamak gerekirse, bundan 2 sene önce hiçbir firma bu kadar çok müşteri alma gayreti içerisinde olacağını öngöremiyordu. Daha büyük ama az müşteri algısı vardı. Şimdi ise oyun değişti. Daha küçük ama çok sayıda müşteri var. Bu durum doğal olarak yazılım ihtiyaçlarını da değiştirdi. Bizim de hizmet verdiğimiz firmalar, yazılımlarının fonksiyonlarını değiştirmek adına bizden ciddi manadan destek istiyorlar. Biz de Volt olarak kendimizi bu noktada farklılaştırıyoruz. 4 kişilik bir destek ekibimiz var. Burada çalışan arkadaşlarımız bir çağrı merkezi mantığında müşterilerimize hem uzaktan destek hem de gerektiğinde saha desteği veriyorlar. Bu değişimlere hemen adapte olmak kolay değil, dolayısıyla bizim bu hizmetimizin ayrı bir değer olduğunu düşünüyorum. Bu noktada müşterilerimizden de biraz olsun bizi anlamalarını bekliyoruz aslında. Çünkü çok dinamik bir yapı söz konusu ve hızlı bir şekilde adaptasyon gerekiyor. Birinci neden olan mevzuat değişikliğine gelelim. Gün içi piyasası devreye girecek. Yakında PMUM-EPİAŞ yapılanması var. Piyasada değişimlere neden olacaktır. Bütün bunların hepsi yazılımda değişikliklere neden olacak aşamalar.
Yeni Enerji: Referanslar konusuna değinmek gerekirse, bundan önce hayata geçirdiğiniz projeler hakkında sizden bilgi alabilir miyiz?
Önder Akar:Bu noktada global bir firmaya yaptığımız çalışmadan örnek verebilirim. O firmaya yaptığımız çalışmada uçtan uca bir çözüm uyguladık ve müşterinin ilk temasından faturanın tahsilat sürecine kadarki bütün süreci müşterimizin uluslararası standartlarına uygun olarak yaptık. Bu bizim için çok değerliydi. Bize ciddi anlamda referans oldu ve biz de kendi kendimize bunu başarabilmenin mutluluğunu yaşadık.
Türkiyenin önde gelen firmalarından biri ile yaptığımız çalışmayla 1 yıl gibi bir süre içerisinde 10 binlere ulaşan bir müşteri kitlesi oluşturduk. Çok kısa zamanda çok büyük bir gayret göstererek bu rakamlara ulaştılar. Bu, bizim açımızdan da büyük bir gurur. Böyle bir şirketin bütün altyapısını sağlıyor olmak çok değerliydi. A’dan Z’ye tüm süreçleri ele alarak belki de Türkiye’nin her yerine yayılmış bayilerinin yönetilmesi, faturalama süreçleri, müşteriyle olan temaslar gibi bütün süreçlerin altyapılarını sağladık. Ve bu müşterimiz muazzam bir başarıya ulaştı.
Bir de bizim santral izleme sistemimizden bahsedeyim. Türkiye’de ilk olarak yönetici seviyesine sunulabilecek basitliğe indirgenen, ucuz maliyetli ve kaliteli bir ürün geliştirdik. Santralleri uzaktan takip etmelerine yönelik bir çalışma bu. Normalde bu işler daha çok otomasyon süreci içine dâhil edilerek aslında çok daha pahalı süreçlere kendini bırakmış durumda. Biz burada hâli hazırda bir sistemi kullanarak, üzerine bir köprü ekleyerek uygun maliyetli ve kaliteli bir ürün yaptık. Müşterilerimiz tanımladıkları alarm noktalarıyla, santralleri belirli bir eşiğin üstüne çıkar ya da altına inerse cihaz kendilerine bir ikaz gönderiyor. Böylece her an izlemeseler bile seviye arttıkça ya da düştükçe sistem tarafından uyarılıyorlar. Elektrik üreten bütün santrallerde kullanılabiliyor. Bunun gün içi piyasası içerisinde çok katma değerli olacağında inanıyoruz.
Yeni Enerji: Türkiye’deki OTC piyasaları için de çözümleriniz var değil mi? Bu konudan da biraz bahseder misiniz?
Önder Akar: OTC, Volt’un ana iş faaliyetlerinden bir tanesi. Burada yaptığımız şudur: Toptan seviyesindeki iki tane firmanın bir araya getirilerek ikili anlaşma yapmalarını sağlamak. Avrupa’ya baktığımız zaman OTC piyasaları çok gelişmiş durumda. Türkiye’de de OTC yapısı 2-3 yıldır aktif ve iş hacmi her yıl katlanarak büyüyor. Oyuncu sayısı da gün geçtikçe artıyor. Bizim bu noktada katma değerli bir iş yaptığımıza inanıyoruz. En büyük nedeni şu: OTC piyasaları, uzun vadeli borsa olmayan bir piyasada referans fiyat verebilecek tek mekanizmadır. Örneğin, 2016 için bir elektrik alış-satışını şu an bizim OTC platformumuz üzerinden yapabiliyorsunuz. Bu durumda herhangi bir katılımcı hiçbir işlem yapmasa da o işlemin fiyatını görebildiği için daha sağlıklı pozisyon alabilme yeteneğine sahip olabiliyor. Bunu hem üretici hem de tüketici konumundayken yapabiliyor. Biz o kişilere riski yönetebilmeleri için bir enstrüman sağlıyoruz aslında. Yüzlerce oyuncunun olduğu bir piyasada her katılımcının o yüzlerce katılımcı arayıp pozisyon var mı şeklinde sorduğunu düşünün. Tam bir kaos ortamı oluşur. Bizim çalışmamızda, herkes merkezi bir yere almak ya da satmak ticari pozisyonu bildiriyor. “Ben şu fiyattan şu kapasitede elektriği alırım ya da satarım” diyor. Biz de onları bir araya getiriyoruz. Biz diğer firmalardan farklı olarak kendimiz bir yazılım geliştirdik. Bizi telefonla arayarak değil de, yazılım üzerinden online olarak bu işlemlerin yapılabilmesini sağladık. En büyük arzumuz, buradaki faaliyetlerin standartize edilmesi. Bu konuda EPDK ile de görüştük. OTC faaliyetlerinin regüle edilmesi gerektiğini, belli bir oranda piyasayı etkileyebilme yeteneğimizin olduğunu anlattık. Siz 2016 yılında bir tüketiciye elektrik satışı yapmak istediğinizde o elektriğin fiyatını belirleyebilmek için bir maliyet analizi yapmanız gerekiyor. Bunun için ya 2016’da oluşacak PMUM fiyatlarını tahmin etmeye çalışırsınız ya da şu anda 2016 size elektrik satacak birisini bulursunuz. İşte biz 2016 elektrik satacak kişiyi buluyoruz. Alıcı tarafın o anda almasa bile teklif fiyatını öğrenebilmesini sağlıyoruz. Bu da o kişi için bir referans fiyatı oluşturuyor. Biz istiyoruz ki, bu süreçlerin hepsi regüle edilebilsin, yönetilebilsin. Biz bu kapsamda kişisel bir inisiyatif alarak Deloitte’dan bir danışmanlık hizmeti almaya başlıyoruz. Deloitte her ay sonunda bizim OTC faaliyetlerimizi denetleyerek tüm piyasa katılımcılarına, “Volt OTC faaliyetlerinin hepsini düzgün bir şekilde gerçekleştirmiştir ya da gerçekleştirmemiştir” şeklinde bir rapor sunacak. Ve bunun bedelini biz ödeyerek piyasaya şunu mesajını vermeye çalışıyoruz: Biz, şeffaf, dürüst ve kaliteli bir hizmet vermek için çaba sarfediyoruz. Temennimiz, rakiplerimizin de kendilerini denetlettirerek OTC kavramının piyasada olumsuz bir algı yaratmasının engellemeleri.
Yeni Enerji: Özellikle EPİAŞ’ın kurulması ve enerji borsanın çalışmaya başlamasıyla ne tür gelişmeler olur?
Önder Akar:EPİAŞ’ın kurulmasının en büyük faydası uzun vadeli piyasanın oluşturulmasıdır. Şu an Türkiye’de düzenlenmiş bir uzun vadeli piyasa yok, en uzun piyasa gün öncesi piyasası ve o da 24 saat. EPİAŞ’ın kurulmasının bizim OTC faaliyetlerimizi olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü şu anda hâlâ uzun vadeli piyasalarda oynamaktan çekinen çok büyük katılımcılar var. Birincisi bu katılımcılar, artık uzun vadeli piyasalarda bunun bir risk yönetimi olduğunu anlayıp katılım sağlayabilecekler. İkincisi de şu: bizim ana işimiz iki firmayı bir araya getirmek. Bunu yaptıktan sonra onların EPİAŞ üzerinden işlem yapmalarını sağlayabiliriz. Üçüncüsü ise, EPİAŞ’da yeni ne olursa olsun standart ürünler ticarete sokulacak. Ama bizde standart olmayan ürünler de piyasaya girebilir. Örneğin, haftanın 5 günü 5 MW, hafta sonu ise “hiç almayayım” dediğiniz bir ürün yarattınız. Bu ancak OTC’de yaratılabilir aslında. İnsanlar, ikili anlaşmanın önemli olduğunu, risk yönetimi için enstrüman olduğunu anlayacaktır. Ve bu defa uzun vadeli piyasalarda faaliyetlerini artıracaklardır. OTC’lerde ticaret hızının artması gibi bir durum da var. Gün içinde bir finansal piyasa gibi, döviz ticareti gibi çok hareketliliğin olacağı bir duruma geleceğini düşünüyoruz. Zira Avrupa’da böyle. Bunun için de iki firma arasındaki teminat mekanizmalarının da çözülmüş olması gerekiyor. İki büyük firma sadece telefon üzerinden çok büyük işler yapabiliyor hâle gelecekler. Bu tip durumlarda OTC’ler çok büyük bir katalizör etkisi yapıyor.
Volt, enerji piyasalarıyla paralel olarak Türkiye’de gün geçtikçe büyüyecek. Doğalgazda hâli hazırda tek firmayız. Biz sadece Türkiye’de değil, özellikle Doğu Avrupa’da da büyümek istiyoruz. İkili anlaşmalar piyasasında sınır ticaretleriyle alakalı olarak da süreçlerde faaliyet göstermek istiyoruz.