Biyogaz ve Gazlaştırma Sektöründe Hayal Kırıklığı
Altan Denizsel
BİYOGAZDER
Yönetim Kurulu Başkanı
Yenilenebilir enerji sektörü sürekli gündemde fakat biyokütle konusu bir türlü ön plana çıkamıyor. Avrupa biyogazdan elektrik işini bitirdi, artık biyogazdan doğalgaz üretiyor. Çöp alanlarında vahşi depolama ve landfill olayını bitirdi, yakma veya gazlaştırma aşamasına geçti.
Biyokütle konusuna hala elektrik üretme tesisleri olarak bakıldığı sürece bu işi daha uzun süreler çözemeyeceğiz gibi gözüküyor. Bu projelere çevre sorunlarını çözecek projeler olarak bakılması gerekir. Şehirler büyüdükçe, refah arttıkça, gıda işleme tesisleri ve hayvansal üretim arttıkça atık miktarları da inanılmaz şekilde artıyor ve havaya, suya, toprağa, denizlere büyük zararlar veriyor.
Öte yandan atıkların değerlendirilmesi konusunda, elektrik ve ısı enerjisi üretilmesi bizce yan üründür. Bunlar buzdağının görünen kısmını oluşturuyor oysaki büyük kütle suyun altında yatmaktadır. Ülkemizde biyogaza yatırım yapan kimi cesur yatırımcılar da var. Onlara bu cesaretlerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Biyogaz sektörünün sorunları büyüktür ve çözümü için bir çok disiplinin birlikte çalışması gerekiyor. Enerji, Çevre, Tarım, Sosyal Güvenlik ve Maliye Bakanlıkları’nın ortak bir yapı kurarak çözüm üretmesi gerekiyor.
Çözümlere gelince Enerji Bakanlığı, YEK yasasını ve lisansız elektrik üretim yasasını çıkardı. Her ne kadar alım fiyatları düşükse de en azından yatırımcılar 10 sene boyunca elde edecekleri geliri görme şansına sahip oldular. Çevre Bakanlığı bir çok atık için kanun ve yönetmelik hazırladı. Fakat hayvansal atıklar konusundaki “atıklar yönetmeliği” pek işlemiyor. Hala günde 600.000 ton büyük baş ve 40.000 ton tavuk atığı ile 50.000 ton şehir çöpü yeterince fermente edilmeden toprağa gömülüyor. Tarımsal üretime fayda olacağı yerde zarar veriyor. Tarım Bakanlığı hayvansal üretimi arttırıcı bir çok tedbir, teşvik ve hibe uyguluyor fakat atıklar konusunda tedbirleri çok fazla değil. Fermente gübrenin kullanımının yaygınlaşması için destek vereceğine kimyasal gübre desteklerini arttırıyor. Çalışma Bakanlığı biyokütle tesislerinin artmasıyla kaliteli istihdamın artacağını ve bir çok mühendis, teknisyen ve ziraat mühendisinin de iş bulacağını dikkate alması gerekiyor. Maliye Bakanlığı atıkların biyokütle sektöründe değerlendirilmesi sonucunda, gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV ve dolaylı vergi gelirleriyle kayıtlı ekonomiye ne kadar katkı sağlayacağını kayda alması gerekiyor. Yerli kaynaklardan üretilen organik gübrenin KDV sinin % 18 olmasının fakir çiftçinin gübre kullanımını azalttığı ve üretim kaybı dolayısıyla gelirinin düştüğünün bilinmesi gerekir. Oysaki KDV’nin % 1 olarak uygulanması sektöre ivme getirir ve kayıtlı ekonomiyi büyütür.
Sektörün önündeki en büyük engellerden birisi ise yatırımcıların gözünü korkutan hammadde güvenliğidir. Bu nedenle yatırımcılar su, rüzgar ve güneş enerjisine kayarak risklerini minimize etmeye çalışmaktadırlar. Hayvansal üretim yapan birlikler ve kooperatiflerin Türkiye’de hiçbir yaptırım gücü yoktur. En kısa zamanda bunlara atık toplama birliği kurma mecburiyeti ve atık toplama mecburiyeti getirilmelidir. Atık potansiyeli oluşan bu birlikler ve kooperatifler ellerindeki güçleri kullanarak dışardan yatırımcılarla ortak tesisler kurabilir ve ek gelir elde edebilirler. Yatırımcılar da hammadde güvenliğini sağladıkları için sektöre yatırım yapabilirler. Bu yeni enerji kooperatiflerine üye olma ve kurma şartlarında yapılacak ufak değişiklikler sektöre ivme kazandıracaktır.
Çöp konusunda ise gazlaştırma ve iyi yakma teknolojileri kullanılan pilot tesisler kurularak sektöre hız kazandırılabilir. Bu tesisler çevreye zarar vermedikleri için şehir içlerinde de kurulabilir ve sıcak su ile şehir ısıtması yapılabilir. Avrupa’da bunun birçok başarılı örneği bulunmaktadır. Atık problemi yoktur ve kalan kül asfalt hammaddesi olarak kullanılarak ithalat oranı azaltılır. Tespitlerimize göre çöp atıklarından 3000 MW/saat elektrik ve 4000 MW/saat ısı enerjisi üretebiliriz.
Kalkınma ajansları, Tarım Bakanlığı ve Ipard Programı’nda atık yönetimi için bir çok hibe programı vardır. Verilen hibeler ancak 50 kW’lık bir tesis kurmaya yetmektedir ve kW maliyeti 7.800 ABD Doları’na gelmektedir. Yarısı hibe olunca çiftçiye kW maliyeti 3900 Dolar’a gelir ve ülke kaynaklarının hibelerle boşa gitmesine neden olur. Ufak işletmelerde eleman istihdam etme ve servis, bakım alma maliyetleri de çok fazladır ve Türkiye’de bu hizmeti verebilecek alt yapı yoktur. Ayrıca hibeler ortaya çıkınca birçok üretici malının fiyatını arttırmaktadır. Hibeler konusunda reform yapılarak gerekirse tesisin tüm parası kooperatiflere ve birliklere verilmelidir. Böylece hem verimli tesisler kurulur hem de tesisler büyüdükçe kW maliyetleri azalır. Daha kaliteli istihdam sağlanır ve kar eden işletmeler haline dönerek üyelerine ek gelir sağlayabilir. Ufak tesis demek kalitesiz Çin malı kojenerasyon demek ve sürekli değişen makinalar demektir.
Biyokütle sektörünün gelişmesi bir ülkenin % 100 yerli kaynakla büyümesi demektir. İstihdam demektir. Kaliteli iş güçü demektir. Sağlıklı hava, su, toprak, akarsu ve deniz demektir. Sağlıklı yaşam ve çevre demektir. Teknolojik gelişme demektir. Kayıtlı ekonomi ve ek mali kaynak demektir. Yerli sermayenin gelişmesi demektir. Ve en önemlisi yurt dışına akan dövizin ve cari açığın azalması, enerji ithalatına giden paraların Türkiye vatandaşlarına dönmesi demektir.
BİYOGAZDER olarak sektörü aydınlatıcı çalışmalarımıza bıkmadan devam edeceğiz ve başarı hikayelerinin çıkması için çabalayacağız. Bu ülkeyi daha yaşanır bir şekilde gelecek nesillere devir etmek bizim en önemli ülkümüzdür.













