“Türkiye, 2030 yılında sera gazı emisyonlarında yüzde 21’e kadar azaltım öngörüyor”
Türkiye, İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Ulusal Katkı Niyeti Bildirimi’ni yayınladı. Bildiriye göre Türkiye, önümüzdeki 15 yıl içinde sera gazı emisyonlarını 2 kat daha artırmayı planlıyor.
Paris’te Aralık ayında yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21. Taraflar Toplantısı öncesinde bütün ülkeler, İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Ulusal Katkı Niyeti Bildirimleri'ni (Intended Nationally Determined Contributions-INDC) açıkladı. Türkiye 1 Ekim tarihine kadar sunulması gereken bildirimini 30 Eylül’de geç saatlerde açıkladı. Bildirime göre Türkiye önümüzdeki 15 yıl içinde sera gazı emisyonlarında %116 oranında bir artış planlıyor ve bu yıllık ortalama %5’lik bir artışa denk geliyor.Sunulan resmi bildirimde Referans Senaryo'ya göre Türkiye sera gazı emisyonlarında 2030 yılında %21 oranına kadar azaltım öngörüyor ve 2012-2030 yılları arasında toplam sera gazı emisyonlarını 430 milyon tondan 929 milyon tona çıkarmayı planlıyor.
Bildiride, “Niyet Edilen Ulusal Katkı ile Yürütülmesi Öngörülen Plan Politikalar” kısmı şu şekilde oluşturulmuş:
Enerji
- Güneş enerjisinden elektrik üretiminin 2030 yılına kadar 10 GW kapasiteye ulaşması
- Rüzgâr enerjisinden elektrik üretiminin 2030 yılına kadar 16 GW kapasiteye ulaşması
- Mümkün olan tüm hidrolik kapasitenin kullanılması
- 2030 yılına kadar 1 adet nükleer santralin devreye alınması
- Elektrik üretiminde ve şebekesindeki kayıp oranının 2030 yılında %15 seviyesine düşürülmesi
- Kamu Elektrik Üretim Santrallerinde Rehabilitasyon çalışmaları
- Elektrik Üretiminde Yerinden Üretimin, Kojenerasyon ve Mikrokojenerasyon Sistemlerinin Yaygınlaştırılması
Sanayi
- Enerji Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planının uygulanması ile enerji yoğunluğunun azaltılması
- Sanayi tesislerinde enerji verimliliği uygulamalarının hayata geçirilmesi ve verimlilik artırıcı projelere mali destek sağlanması
- Uygun sektörlerde atıkların alternatif yakıt olarak kullanılmasının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması
Ulaştırma
- Yük ve yolcu taşımacılığında karayollarının payının azaltılarak, demiryolu ve denizyolunun paylarının artırılması ile modlar arası dengenin sağlanması
- Kombine taşımacılığın geliştirilmesi
- Kentlerde sürdürülebilir ulaşım planlama yaklaşımının uygulanması
- Alternatif yakıt ve temiz araç kullanımının arttırılması
- Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi (2014-2023) ve Eki Eylem Planı'nda (2014-2016) karayolu ulaştırması kaynaklı yakıt tüketimi ve emisyonlarının azaltılması
- Yüksek Hızlı Demiryolu projelerinin gerçekleştirilmesi
- Kent İçi Raylı Sistem Hatlarının artırılması
- Tünel Yapım çalışmaları sonucunda yakıt tasarrufu sağlanması
- Eski model araçların trafikten çekilmesi
- Enerji verimliliği için yeşil liman ve yeşil havalimanı projelerinin uygulanması
- Denizyolu ulaşımında ÖTV’siz yakıt uygulaması
Binalar ve Kentsel Dönüşüm
- Yeni yapılan konut ve hizmet binalarının Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği'ne uygun enerji etkin olarak inşa edilmesi
- Yeni ve mevcut binaların Enerji Kimlik Belgesi oluşturularak enerji tüketimlerinin ve sera gazı emisyonlarının kontrol altında tutulması ve metrekare tüketimlerinin yıllara bağlı olarak azaltılması
- Yeni ve mevcut binalarda uygulanacak olan birincil enerji kaynaklarının tüketimini azaltan tasarım, teknolojik cihazlar, yapı malzemeleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik kanallarının geliştirilmesi (kredi, vergi azaltımı, vb)
- Yeşil Bina, pasif enerji, sıfır enerjili ev tasarımlarının yaygınlaştırılarak enerji ihtiyacının minimuma indirilerek, enerjinin tüketildiği yerde üretilmesinin sağlanması
Tarım
- Tarım arazilerinin toplulaştırılması sonucunda yakıt tasarrufu sağlanması
- Mera ıslah çalışmaları yürütülmesi
- Gübrenin kontrollü kullanımı ve iyi tarım uygulamaları
- Minimum toprak işleme metotlarının desteklenmesi
Atık
- Katı atıkların düzenli depolama alanlarına gönderilmesi
- Atıkların; yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve ikincil hammadde elde etme amaçlı diğer işlemler ile geri kazanılması, enerji kaynağı olarak kullanılması veya bertaraf edilmesi
- Atıkların maddesel geri kazanımı, biyokurutma, biyometanizasyon, kompost, ileri termal işlemler veya yakma gibi işlemlere tabi tutularak atıktan enerji kazanımının sağlanması
- Düzenli ve düzensiz depolama alanlarından kaynaklanan depo gazından metan geri kazanımının gerçekleştirilmesi
- Endüstriden kaynaklanan atıkların başka bir sektörde alternatif hammadde veya yakıt olarak kullanılması, bir sektörden çıkan atığın başka bir sektörün hammaddesi olabilmesini sağlayan endüstriyel simbiyoz yaklaşımı
- Besi ve tavuk çiftliklerinden çıkan atıkların değerlendirilmesi için uygun çalışmaların yapılması
Yutak Alanlar
- Yutak alanların artırılması ve arazi bozulumunun önlenmesi
- Orman Rehabilitasyon Eylem Planı ve Ağaçlandırma Seferberliğinin uygulanması
BM: Katkı beyanları yeterli değil ama önemli
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreterliği, Aralık ayında Paris’te gerçekleştirilecek iklim zirvesi öncesi sentez raporunu yayınladı. Raporda 1 Ekim 2015 tarihine kadar sekreterliğe İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Ulusal Katkı Niyeti Bildirimleri (INDC) belgesini ileten Türkiye dâhil 119 ülkenin taahhütleri değerlendirildi. Sekreterliğin raporuna göre, bu ülkeler tarafından taahhüt edilen adımların atılması kişi başı sera gazı emisyonlarının 2025 yılında 1990 yılı seviyesinin % 8, 2030 yılında ise % 9 altına inmesini sağlayabilecek. Emisyonlarda görülen bu azalış ise, mevcut politikaların uygulanması halinde yüzyıl sonunda 5 dereceyi bulabilecek olan ortalama sıcaklık artışının, 2,7 derece seviyesinde kalmasını mümkün kılacak. İklim uzmanlarına göre sıcaklık artışında dünya için güvenilir sınır 2 derece.
Uzmanlar ne diyor?
Türkiye’ni yaptığı bildirime dair görüşte bulunan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç: “Bu bildirim ile Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğine uyum konusunda herhangi bir sorumluluk almadığını açıkça belirtmiş oluyor. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin açıkladığı İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Ulusal Katkı Niyeti Bildirimi’nin iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlayamayacağını, tam tersine iklim krizinin daha da derinleşmesine yol açacağını düşünüyoruz. Bu bildirim bizler için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bildirimde Türkiye’nin 2012-2030 yılları arasında emisyonları için bir zirve yıl da öngörülmüyor. Ne yazık ki bu, Türkiye’nin 2030’dan sonra bile emisyonlarını artırmaya devam edeceğinin düşünüldüğü anlamına geliyor. Eğer ülke olarak emisyonlarımızı bu plandaki gibi artırmaya devam edersek, kişi başına emisyonlarımız 2030 yılında ülke olarak girmeyi planladığımız ve aday ülke olarak benzer stratejiler geliştirme sorumluluğumuz olan Avrupa Birliği ülkelerinin kişi başı emisyonlarının neredeyse 2 katı olacak” diyor.
Ekonomist Erinç Yeldan ise Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşe yazısında, bildiriyle ilgili şunları söylüyor: “Türkiye’nin ‘resmi’ katkı payı belgesi, 2030’da Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının 1.175 milyon ton CO2 eşdeğerine ulaşacağını öngörüyor ve uygulanması düşünülen tedbirler aracılığıyla bu rakamın 929 milyon tona düşürülmesini hedef olarak sunuluyor. Ancak Türkiye 1990’dan bu yana toplam emisyonlarını zaten % 110 artırarak dünyada kişi başına CO2 emisyonlarında en hızlı artış gösteren ülkeler arasında sayılmakta. Bu nedenle öngörülen toplamın % 21’i anlamına gelen bu azaltım hedefinin uluslararası düzeyde yeterli görünmesinin mümkün olmayacağı ve bu hâliyle Türkiye’nin ‘üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen ülke’ konumunda sayılması kaçınılmaz gözüküyor. Bu arada ‘resmi’ katkı payına söz konusu olan sera gazı projeksiyonlarının 2015’ten 2030’a % 155 artış anlamına gelmesi ise bir başka eleştiri konusu. 1990’dan bu yana geçen süre içerisinde emisyonlarını toplamda %110 artırmış olan Türkiye’nin bundan sonraki 15 senelik süre boyunca emisyonlarında % 155 artış yaşaması için % 8’e varan gerçek dışı bir büyüme temposu içine girmesi ya da bilinmeyen bir nedenle karbon yoğunluklarında (gene gerçek dışı) bir artışın söz konusu olması gerekiyor. Türkiye’nin resmi emisyon baz patikasında önceden ‘abartılı’ bir hedef sunarak, daha sonra daha düşük değerlere ulaşması durumunda, ‘aktif hiçbir politika izlemeden yükümlülüklerini fazlasıyla yerine getirmiş’ sayılacağı beklentisinin uluslararası arenada kabul görmeyeceği ve ciddiye alınmayacağı sıklıkla dile getirilmekte”.