TSKB'nin enerji sektörü portföyünün ağırlığını yenilenebilir enerji projeleri oluşturuyor
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın (TSKB) enerji üretim ve dağıtım kredilerinin toplam kredi portföyünden aldığı pay yüzde 16'ya ulaştı. Enerji sektörü portföyünün ağırlıklı bölümünü ise yenilenebilir enerji projeleri oluşturuyor. TSKB'nin bugüne kadar kullandırdığı çevre ve yenilenebilir enerji kredilerinin tutarı da 500 milyon doları aşıyor. Dünya Bankası, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak elektrik üretecek projelerin finansmanı için Türkiye'ye 200 milyon dolar tutarında kredi açtı ve bu tutarın 150 milyon dolarlık bölümü TSKB tarafından kullandırılıyor. Banka geçen yılın sonuna doğru da Fransız Kalkınma Ajansı ile çevre yatırımlarının finansmanında kullanmak üzere 50 milyon Avro tutarında kredi sözleşmesi imzaladı. Bu kredi ile özel sektör firmalarının sınai kirliliği önleme, enerji verimliliğini artırma, yenilenebilir enerji ve doğalgaz dağıtım sektörlerinde gerçekleştirecekleri sabit sermaye yatırımları finanse ediliyor.
TSKB'nin yenilenebilir enerji kredisinden yararlanacak firmaların özel sektör kuruluşu olmaları ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak elektrik üretmeye yönelik yatırım gerçekleştirmeleri gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynağı tanımına su, rüzgar, jeotermal, güneş, biomas ve gelgit gibi kaynaklar giriyor. Dünya Bankası kaynağından finanse edilecek projelerin asgari olarak yüzde 25'inin özkaynakla finanse edilmesi şartı var. Dünya Bankası kaynağını gerek kredi gerek finansal kiralama olarak kullanma olanağı bulunuyor.
Bankanın kredi hizmetleri hakkında bilgi aldığımız TSKB Teknik Hizmetlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Orhan Beşkök, uluslararası finans kuruluşlarından temin edilen çeşitli kaynaklar kapsamında, enerji ve çevre projelerinin finanse edildiğini, öte yandan enerji ve çevre konularında Türkiye'ye yeni finans kaynakları sağlamak için de girişim ve çabaların sürdüğünü belirtiyor. Son yıllarda özel sektörde enerji yatırımlarına büyük ilgi olduğunu ve bu ilginin kamu tarafından da özendirildiğini vurgulayan Beşkök, "Türkiye'de hidroelektrik açısından şu anda yüzde 56'lık kullanılmayan potansiyel mevcut;. Diğer taraftan, en önemli gizil güçlerimizden birisi rüzgar enerjisi. Jeotermal konusunda da dünyada kaynak açısından en iyi potansiyele sahip ülkelerden birisiyiz. Hem kamu sektörünün hem de özel sektörün çevre yatırımlarına devam edeceğini düşünüyoruz. Kamu sektörünün atıksu arıtma yatırımları, katı atık bertaraf etme/yakma yatırımları, organik katı atıkların bertarafı ve değerlendirilmesi yatırımlarına; özel sektörünse atıksu, gaz emisyonu, AB normlarına uyum, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji konularına yoğunlaşacağını tahmin ediyoruz..." diyor.
Dünya Bankası Yenilenebilir Enerji Kredisi ve Fransız Kalkınma Ajansı Çevre Kredisi ile kömür, doğalgaz veya petrol türevleri gibi tükenebilir kaynaklar yerine su, güneş, rüzgar, jeotermal gibi yenilenebilir kaynakların kullanıldığı enerji yatırımlarının finansmanını gerçekleştirdiklerini anlatan Orhan Beşkök şöyle devam ediyor: "Bu proje kredisi kapsamında fosil yakıtlara bağımlılık azaltılırken çevresel açıdan fayda sağlanması amaçlanıyor. Tarafımızca yenilenebilir enerji kredileri de birer çevre yatırımı olarak görülüyor. Çünkü bunlar, tükenebilir fosil kaynaklar kullanılmadan tamamen doğanın süregelen akışında sahip olunan dinamiklerle elde edilen enerji yatırımları. Dolayısıyla, çevre kirliliğinin önlenmesi ve sera gazı salınımlarının düşürülmesi açısından önemli çevresel avantajlar içeriyor."