EIF 2017 enerjinin tüm taraflarını 10. kez bir araya getirdi

Global Enerji Derneği tarafından 9 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen Türkiye’nin en geniş uluslararası katılımlı kongre ve fuarlarından biri olan 10. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı EIF, bu yıl 8-10 Kasım tarihleri arasında ATO Congresium’da ziyaretçilerini ağırladı. Enerji sektörünün tüm taraflarını bir araya getiren kongre kapsamında enerji üzerine yaşanan gelişmeler kamu ve özel sektörden önemli konuşmacıların katılımıyla masaya yatırıldı.
Çatı uygulamalarında en büyük sıkıntı mevzuat
Oturum başkanlığını Hürriyet Gazetesi editörlerinden Merve Erdil’in yaptığı “Çatı Üstü GES ve Mevzuat” konulu panelde çatı sektörüne yönelik gelişmeler ve kullanıcı deneyimleri aktarıldı. Panelde konuşan RKT Enerji Genel Müdürü Utku Korkmaz, evinin çatısına kurdurduğu 2.5 kW’lık sistemle ilgili olarak kurulumdan devreye alma aşamasına kadar yaşadığı tecrübeleri katılımcılarla paylaştı. Sistemin 31 bin 763 TL’ye mal olduğunu iade eden Korkmaz yatırımın geri dönüş sürecinin 47 yıl olduğunu dile getirdi. Korkmaz yaşadığı deneyimde sistemin geri dönüş sürecini etkileyen sıkıntıları şöyle özetledi:
- “Öncelikli olarak kurulum 9 ay sürmemeli, pek çok kez farklı kurumlara gidip gelmek sürecin uzamasına sebep oluyor.
- Harçlar azaltılabilir.
- Mahsuplaşamamak.
- Şebekeye bireyse olarak elektrik satışında bulunamamak
- Bireyin kendi çatısına kurduğu sistem için KDV ödemesi”.
Sorun dramatik, çözüm çok basit diyen Korkmaz, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
- Başvurudan itibaren onay ve kurulum sürecine kadar 9 aylık bir süreç geçti. Dünyanın pek çok yerinde çatı uygulaması var. Bunun için online bir başvuru sisteminin kurularak, yetkilinin gelip onay vermesi durumunda geri dönüş süreci 42 yıla kadar düşer.
- Başvuruda evrak olarak aplikasyon krokisi isteniyor halbuki bunun için tapu yeterli. Onay harcı olarak yaklaşık 8 bin TL isteniyor. Bu rakam 1000 TL’ye düşerse geri dönüş süreci 33 yıla geriler.
- Her 100 birim elektriğin 20 birimini şebekeye bedava veriyoruz. 100 birimin 25 biriminde ise birey olduğumuz dolayısıyla mahsuplaşamadığımızdan tasarruf edemiyoruz. Aylık yerine yıllık mahsuplaşma olsa ve 100 birimin tamamından da tasarruf edebilsek geri önüş süreci 33 yıldan 16 yıla düşer.
- KDV indirimi uygulanmalı. Yüzde 1 KDV ödendiğinden geri dönüş süreci dünya standartlarına yani 12 yıla düşer. Maliyet de düşünce bu rakam 8-10 yıl aralığına oturur”.
Aynı oturumda konuşan EnerjiSA İş Geliştirme Müdürü İbrahim Erden, çatı uygulamalarında başvuru süreci, külfetli evraklar ve defalarca dağıtım şirketine gidilmesinin süreci zorlaştırdığına dikkat çekerek çözüm önerisi olarak kombi modeli önerisinde bulundu. Erden konuşmasında şunlara değindi: “Aslında kombi alımı çatı projesi uygulamarında çok benzer bir model. Hepimiz kombiyi alıyoruz ve bir kez İGDAŞ’a gidiyoruz ve iş bitiyor. Çatı üzeri sistemlerde de paket çizim yaygın olsa Türkiye’de herşey çok daha kolay olur. Örneğin kombide ilgili yetkili bir dağıtım şirketi var ama güneşte yok. Kombide dağıtım şirketi tek sorumlu ama güneşte pek çok farklı kurumdan onay almak gerekiyor. Güneşte tüketici olarak yalnızsınız. Kombide mahsuplaşma yok sadece tüketicisiniz ama elektrikte üretici de olduğunuzdan mahsuplaşma sorunu var. Elektrikte faturanın aylık kesilmesi yasal zorunluluk ancak bu çözülürse kombi modeli güneşte de uygulanabilir”.
Zorlu Solar Genel Müdür Yardımcısı Evren Evcit ise, çatı uygulamalarında bireysel başvurularda mevzuat sıkıntısı olduğunu belirttiği konuşmasında endüstriyel tarafta büyük sıkıntıların olmadığını ifade ederek gelecekte endüstrinin hızlı gelişeceğine dikkat çekti. Bireysel başvurularda da kamu ile ciddi görüşmelerin olduğunu söyleyen Evcit, Bakanlığın bu konuda ciddi çalışmaları olduğunu ancak hemen değilse de bireysel tarafın da gelişeceğini sözlerine ekledi.
SolarEdge Ülke Müdürü Cemil Tolun, “Çatı Üstü GES ve Teknoloji” konulu panelde çatılarda panel uygulamasının yangınla ilişkisi üzerine yaptığı konuşmada, çatı üzeri sistemlerin fazladan risk yaratan elemanlar olmadığına dikkat çekti. Çatı uygulamalarının doğrudan yangının çıkmasına sebep olmadığını ifade eden Tolun, “Çatı üzeri uygulamalar yalnızca binada çıkan yangında müdahaleyi kısıtlıyor. Bu konuda da doğru ürün ve uygulamalr yapılmalı. Bağlantı noktalarına dikkat edilmeli ve eskimesinin beklenmemesi gerekiyor. İşi bilen uygulama fgirmaları bu riski azaltır. Yangın esnasında elektriği kesince PV tarafının yüksek gerilimini kesmiş olmuyorsunuz. Çeşitli öenlemler var ama modül bazlı sistemler inverter kapandığında otomatik olarak DC tarafından da kapanmış oluyor ve tehlike kalmıyor. Erken PV’ye geçen ülkelerde de bu sıkıntılar mevzuatlarla zamanla çözüldü. Bu uygulamalar sistem bazında en fazla yüzde 2-3 oranında maliyeti artırıyor ama hayati önleme sahipler. Bu nedenle özellikle bireysel uygulamalarda inverter seçime dikkat edilmeli” açıklamasında bulundu.
“Güneş Enerjisi Yatırımlarının Geleceği” konulu panelde söz alan Kaco Türkiye Ülke Müdürü Nedret Ünlü, dünyada yenilenebilir enerji sektörünü değerlendirdiği sunumunda orta vadede büyüme artışı olacağını ifade etti. Fosil yakıt yatırımlarının daha da gerileyeceğine dikkat çeken Ünlü, “Gazla çalışanlar hariç sıfır seviyesine düşecek bazı fosil yakıtlar var. Soların da 2017 sonuna dek 1 milyon MW’a çıkacağı öngörülüyor” dedi. Farklı ülkelerde pazarın gelecek 5-7 yıl içinde 2 katına çıkacağını söyleyen Ünlü, “PV en ucuz üretim teknolojiis olacak, rüzgâr enerjisinden de daha avantajlı konuma gelecek” dedi.
Akfen Enerji Genel Müdür Yardımcısı Kürşat Tezkan ise YEKA modeli ile yerli üretim ve ihracatın sağlanmasının hedeflendiğini ifade ettiği konuşmasında bu sürecin zaman alacağını belirtti. Bu kapsamda da büyük yatırımcıların Türkiye’den çıkıp Macaristan, Ukrayna, Ürdün, Filistin gibi pazarlara gittiğini belirten Tezkan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çatı pazarları için Türkiye’de 3 GW’lık panel fabrikası kuruldu ve ciddi yatırımlar yapıldı. Ancak bunların yalnızca 1 GW’ının kullanılacağını geri kalanın elimizde kalacağını düşünüyorum. Devletimizin hedeflerinin kordinasyonunun nasıl sağlayacağımıza dair orta ve uzun vadee planlar yapılması gerekiyor. EPC firmaları iş yapamayınca başka alanlara kayacak ve yetişmiş personel ve iş gücü kaybı olacak”.
“Güneş Enerjisi ve Yerli Üretim” panelinde konuşan Solimpeks CEO’su Halil İbrahim Dağ, “Dünya çapında ürünlerimizi özveri, bilgi ve çaba ile ürettik” diyerek başladığı konuşmasında yatırımcıları etkileyecek istikrarlı bir politika beklediklerini bu kararların da yatırımcıların kararı kadar hızlı çıkması beklentisinde olduklarını söyledi. Dağ konuşmasına şöyle devam etti: “Çin dünya üretiminin yüzde 80’ini üretiyor gerçeğini yok sayamayız. Strateji geliştirmeliyiz. Daha verimli panellerden başlamalıyız. Teknolojik altyapı oluşturmalıyız. Üniversitelerimiz ve TÜBİTAK bu anlamda daha anlamlı katkı koymalı. Çok lokal ve yerli pazara bağımlı hareket etmemeli, ihracat noktasında pazar araştırmalarına gidilmeli ve belli işbirlikleri oluşturulmalı. 2004 yılında başlayan güneş sürecine çok da geç kalmadık diye düşnüyorum. Ülkeler enerji arz güvenliğini sağlamak için farklı kaynaklar kullanmalı.Hhibrit sistemler üzerine Ar-Ge yapmalıyız”.
Aynı oturumda söz alan ERL Solar Genel Müdür Yardımcısı Özgür Balcı ise 2010 yılında kurulduklarını, 2015 yılında solar montaj profil üretimi yapan CE Profil A.Ş.’yi kurduklarını söyledi. Şu anda yüzde 100 yerli olarak metal ve metal alaşımı işleyen makinelerimiz ve bunları yapabildiğimiz firmalarımız var diyen Balcı, “ Ürünlerimizin yatırımcıya yerli katkısı var. Lisanslı bir yatırımcıya yerli üretimden 5 yıl destek sağlandığında 385 milyar dolarlık bir katkı sağlanmış oluyor. Sahalara 2016-2017 dönemninde çok hızlı sistemler kurduk. 25 yıl kullanım ömrü olduğundan dolayı kaliteli olması gerekiyor ve kar yükünün çok fazla olduğu bölgelerde bölgeye özgü tasarım yapıyoruz. bu konuda zemin yapısı ve topografik yapı dikkate alınmalı. Dolgu zeminlerde ve dağplık alanlarda zemine mutlaka ulaşılmalı. PV panel montajı, kılavuza uygun olmalı. Minimum 25 yıl kullanım esası var. Bu bağlamda cıvatalı bağlantılama kontrol edilip belirli periyotlarla sıkılmalı, çinko esaslı boya ile kaplanmalı” dedi.
Solonn A.Ş. CEO’su Ali Yılmaz, Kayseri’de yıllık 200 MW’lık üretim üretim yaptıklarını belirterek, “Önümüzdeki yıl 600 MW ile yola devam edeceğiz” dedi. “Yapılan katkıların artarak devam etmesi devletimizin yararına olacaktır” diyen Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti: “3-5-10 yıllık planlar dahilinde yabancı yatırımcı da dahil olmak üzere yatırımcı güven ortamı bekler. Türkiye Cumhuriyeti, yenilenebilir enerji başarılı bir sınav verdi ve buna devam edecektir”.
Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji konusundaki şansını kullanması gerektiğini vurguladı. Gelecek 20 yılda güneş ekonomisinin büyüklüğünün 5 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğine dikkat çeken Demirdağ, “Bu pazardan payımızı almalıyız, alabiliriz” dedi.Smart Energy’nin 2009 yılından bu yana güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösterdiğini, Avrupa’da edindiği tecrübenin ardından Türkiye’de yatırımlara başladığını anlatan Demirdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Bu süreçte çalışmalarımızı yaparken gördük ki, Türkiye sahip olduğu güneş, su ve rüzgar potansiyeli ile yeşil enerji açısından çok şanslı bir ülke. Bu şansımızı kullanmak zorundayız. Türkiye’de güneş enerjisi alanında 42 üretici faaliyet gösteriyor. Hepsini toplasak Çin’deki bir firmanın üretim kapasitesine ulaşamıyoruz. Oysa gelecek 20 yılda, 5 trilyon dolarlık bir güneş ekonomisinden bahsediliyor. Bu ekonomiden payımızı almalıyız, alabiliriz. Türkiye güneş enerjisi sektörü bundan pay almayı muhakkak öğrenecektir. Dünyanın en büyük müteahhit ülkelerinden biri olan Türkiye, maalesef güneş santrali kurmada yetersiz. İnanıyorum ki ilerleyen günlerde Türk firmaları güneş enerjisi müteahhitliğinde de önemli roller üstlenerek, milyonlarca dolarlık yatırımlarla ülkemize ciddi gelir getirecektir. Bu işe yatırım yapan, güneş paneli fabrikası kuran bir şirket olarak; ülkemizin milli enerji politikalarını destekliyor ve bu alanda dünyadaki söz sahibi üretici ülkelerden biri olacağımızı ümit ediyoruz”.
“YEKA Modeli ve Rüzgar Teknolojilerindeki Yeni Gelişmeler” konulu panelde konuşan RES Anatolia Genel Müdürü Güray Erol, YEKA’nın getirdiği değişikliklere ilişkin yaptığı konuşmada ilk olarak türbin ebatlarının büyüyüp toplam yatırım bedelinin ucuzladığına dikkat çekti. Türkiye’nin her yıl sürdürülebilir kapasiteleri açıklayarak rekabetçi olacağının altını çizen Erol, dünyada fiyatların hangi şartlarda olduğunu takip ettiklerini belirtti. Enerji depolamaya ilişkin görüşlerini de bildiren Erol, “Enerji depolamada 200 MW’lık kurulum gücüne ulaştık ama dünyada ekonomik sebepler dolayısıyla henüz rüzgâr ve güneş için entegre depolama tesisleri yok. Dünyada ve Türkiye’de fiyat düşlerse tercih edilebilir” dedi.
Aynı oturumda konuşan ABK Enerji Genel Müdürü Erman Kaya ise, rüzgâr enerji santrallerinde inek, keçi sütü ve bal ürettiklerini ifade ettiği konuşmasında “Rüzgârın olduğu doğal yaşam içinde bitki ve hayvancılıkla birlikte santralin işlediğini göstermiş olduk” dedi. Yenilenebilir enerji bölgelerine canlılara zarar verilmemesi için termal kamera kullandıklarını ifade eden Kaya, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Otomatik yangın söndürme sistemleri, toz ölçümleri, ornitoloji raporları ile santral bölgemizin doğallaşmasını takip edeceğiz. ABK Çeşme RES Enerji Elektrik Üretim A.Ş. olarak temiz dünya ve çevre bırakacağız”. YEKA alanlarına ilişkin de açıklama yapan Kayabölgesel anlamda küçük YEKA alanlarının oluşturulmasını istediklerini söyleyerek, “Küçük YEKA’larla sanayinin ihtiyacına yönelik insan kaynağı planı yaparak küçük ölçekli şirketlerin de önünü açmalıyız” açıklamasında bulundu.