TMMOB Sanayi Kongresi 2017’de, Sanayisizleşme Süreci Konuşuldu
Makina Mühendisleri Odası (MMO) sekretaryalığında TMMOB adına düzenlenen Sanayi Kongresi 2017, 8-9 Aralık 2017 tarihlerinde Ankara’da İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. “Sanayisizleşen Türkiye ve Mühendisler” ana temasıyla düzenlenen kongrede, sanayisizleşme sürecinde mühendislerin sosyo-ekonomik durumları, sanayileşme ve kalkınmaya dönük hamlelerde üstlendikleri roller konuşuldu. İki gün süren kongrenin sonuç bildirgesinde özetle şu konulara yer verildi:
“Türkiye, makro ekonomik ve sosyal verilerden de izlenebileceği gibi bir sanayisizleşme süreci içindedir. Bu olgu iki yolla saptanmıştır; birincisi sanayi verilerindeki değişimlerin ortaya koyduğu sonuçtur. İkincisi ise sosyal alandır. İstihdamın niceliksel değişiminin yanında niteliksel olarak yaşanan değişim ekonomik ve sosyal haklarda ciddi bir gerilemeye neden olmaktadır. Ülkemiz, gelişmiş ülkelerin teknoloji pazarı haline gelmekte, teknoloji üretiminde, projelendirme ve mühendislik tasarımında, Ar-Ge ve yerli üretim gerilemektedir. “Sanayisizleşme”sürecinin tersine çevrilmesi elbette mümkündür. Bunun için atılması gereken en öncelikli adım doğru bir sanayileşme ve kalkınma paradigmasını hâkim kılmaktan geçmektedir. Sadece niceliksel büyüme sorununa endekslenmekten vazgeçip, bir bütün olarak toplumsal refah sorunu ile birlikte eğitim, sağlık, gıda, hukuk ve çevre sorunlarını da çözmeyi hedefleyen bir anlayışın toplumun tüm alanlarında yerleşik hale gelmesi büyük bir ihtiyaçtır. Bir ülkenin kalkınabilmesinin temel taşı, bilimsel, özgür ve demokratik bir eğitim ile yoğrulmuş gençliğidir. İlköğretimden üniversiteye bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim inşa edilmelidir. Ülkemizde planlı, kalkınma yaklaşımının benimsendiği, toplumsal refah odaklı üretken bir ekonomik model oluşturulmalıdır. Türkiye’nin toplumsal gereksinimlerini ve kamu girişimciliğini temel alan sabit yatırımlar desteklenmeli, ulusal tasarruf oranları yükseltilmelidir. Yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürünler esas alınmalıdır. Doğanın, kültürel varlıkların korunmasını içeren bir modelin inşa edilmesi, bu modelde karbon salınımlarının en aza indirilmesini amaçlayan mühendislik faaliyetlerinin içerilmesi amaçlanmalıdır.
Tüm bunların yanında; bölgesel dengesizliklerin kaldırılmasına dönük, istihdam odaklı sektörlerin geliştirilmesini içeren, teknoloji yoğun ürünlerin imalattaki paylarının artırılmasını amaçlayan politikalar üretilmelidir. Üniversitelerde verilen mühendislik eğitimi, değişen ve dönüşen teknolojilere uygun hale getirilmeli, üniversitelerdeki mühendislik bölümü sayısı ülke ihtiyaçları doğrultusunda yeniden ele alınmalıdır. Toplumsal gelişme ve refah için gelirin adil paylaşımı sağlanmalıdır. Bu nedenle sanayinin gelişmesi ve yüksek katma değer üretmesi önemlidir. Tasarım, AR-GE ve Mühendislik altyapısına yapılan harcamalar artırılmalıdır. Taşeronlaşma kaldırılmalı, güvenceli çalışma ortamı sağlanmalı ve ücretler makul bir seviyeye getirilmelidir. Kamusal üretim, hizmet ve denetim perspektifi hızla benimsenmelidir.”
Önümüzdeki sayıda görüşmek üzere…
Didem Taşbaşı













