Koronavirüs pandemisi yenilenebilir enerji yatırımlarının ilerlemesini rayından çıkarabilir
Yazan: Heymi Bahar
Senior Analyst - Renewable Energy Markets and Policy at International Energy Agency (IEA)
Çeviri: Yenienerji Dergisi
Dünya benzeri görülmemiş bir küresel sağlık kriziyle uğraşırken, ekonomik şok dalgaları yenilenebilir enerji sektörü boyunca dalgalanarak sektörün ilerlemesini rayından çıkardı. Bu konuda hükümetlerin geliştireceği politikalar iyileştirici yönde önemli rol oynayacaktır.
Rüzgâr ve güneş PV gibi yenilenebilir teknolojiler son yirmi yılda olağanüstü bir büyüme yaşamış, tamamen yeni küresel endüstriler yaratmış ve önemli miktarda sera gazı salımının önlenmesine yardımcı olmuştur. Dünya iklim hedeflerini ve diğer uzun vadeli sürdürülebilir enerji hedeflerini karşılayabilecekse, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha hızlı yayılması hayati önem taşıyacaktır. Ancak hükümetlerin bir girişimi, desteği olmaksızın, koronavirüsün (COVID-19) neden olduğu kriz, yenilenebilir enerji sektörünün gelişimine önemli ölçüde zarar verebilir.
Pandeminin yenilenebilir enerjiler alanını ne ölçüde etkileyeceği, iki kilit koşula bağlı olacak: Ülkelere göre değişen evden çıkma yasakları veya kısıtları, sosyal mesafenin korunumuna ilişkin tedbirler ile ekonomik gerileme karşısında ekonomik teşvik paketlerinin kapsamı ve zamanlaması.
Düşen maliyetler ve güçlü politika desteği, birçok ekonomide yenilenebilir enerjileri giderek daha çekici ve rekabetçi hale getirmiştir, ancak artık koronavirüs krizinden kaynaklanan üç ana zorluk ile karşı karşıya kalınmaktadır: Projelerin tamamlanmasında gecikmelere yol açabilecek tedarik zinciri kesintileri; bu yıl sona eren devlet teşviklerinden yararlanamama riski; gelecekteki elektrik talebi üzerindeki belirsizlikle birlikte kamu ve özel bütçeler üzerindeki baskı nedeniyle yatırımlardaki olası düşüş.
Hükümetler bu zorlukların üstesinden gelmek ve yakın gelecekte yenilenebilir enerji yaygınlaşma hızını belirlemek konularında her zamankinden daha fazla merkezi olacak. Küresel ekonomiyi tekrar rayına oturtmayı amaçlayan ekonomik teşvik paketleri özellikle önem kazanacak. Bu paketleri tasarlarken hükümetler, yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomik kalkınma ve istihdam yaratma açısından getirebileceği yapısal faydaları, emisyon azalmasına katkısını ve teknoloji yeniliklerin gelişmesini göz önüne almalı ve teşvik etmelidir.
Ekim 2019'da, koronavirüs pandemisinin ölçeğinin ortaya çıkmasından birkaç ay önce, IEA, 2020'nin yenilenebilir enerjili yeni elektrik santral kurulumları için rekor bir yıl olacağını öngörmüştü. Küresel güneş PV ve rüzgâr tesisleri 2018 seviyelerini, %20'nin üzerinde bir oranda aştı. Çin, Avrupa Birliği, ABD ve Hindistan'daki yenilenebilir enerji politikalarının, bu hızlı büyümeyi desteklemesi bekleniyordu.
Bununla birlikte, koronavirüs krizinden önemli ölçüde etkilenen birkaç önemli pazarda, yenilenebilir projelere yatırım yapmak için büyük ölçekli teşviklerin 2020 sonunda sona ermesi planlanmaktadır. Özellikle Çin ve ABD'de, rüzgâr ve güneş PV projelerinin teşvik için başvuru süresi Aralık ayı sonudur. Avrupa Birliği'nde, 2020, üye ülkelerin, kendileri için bağlayıcı olan; yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmaları için bir kilometre taşıdır. Hindistan'da, Mart 2022'ye kadar ülkenin iddialı politika hedeflerine ulaşması için yenilenebilir projelerin finansmanı ve dağıtımının, bu yıl hızlanması gerekiyor.
2020, yenilenebilir enerji kaynakları için olağanüstü bir yıl olacaktı
Çin'deki fabrikalar küresel güneş panelleri arzının yaklaşık %70'ini üretmektedir. Bunun %10 ila %15'i Güneydoğu Asya'da faaliyet gösteren Çinli şirketlere ait. Şubat ayında, Çin'deki güneş PV üretim tesisleri, birkaç önemli ilde koronavirüs ile ilgili kilitlenmeler nedeniyle üretimi duraklattı veya azalttı. Aynı zamanda Güneydoğu Asya, Hindistan ve ABD'deki çoğu tesis açık kaldı. Bazı sevkiyat gecikmelerine rağmen, Çin'deki güneş PV tedarik zinciri şimdi üretimi yeniden artırıyor ve çoğu fabrika gerekli sağlık önlemlerini alarak yavaş yavaş faaliyetlerine devam ediyor.
Rüzgâr enerjisi tedarik zinciri ise güneş PV ile karşılaştırıldığında küresel alanda çok daha birbirine bağlıdır. Avrupa, rüzgâr türbinleri için önemli bir üretim merkezidir ve Avrupa fabrikaları başlangıçta, Şubat ayında Çin'den gelen parçaların tedarikinde aksamalar yaşamıştır. İtalya ve İspanya'daki üretim tesisleri, sıkı kısıtlayıcı önlemler nedeniyle Mart ortasından bu yana kapalıdır. Buna ek olarak, Hindistan'daki son kilitlenme, rüzgâr türbini ve güneş PV komponentleri üreticileri de dahil olmak üzere çoğu üretim tesisinin Nisan ortasına kadar kapanmasını ile yaşandı. Bu durumun etkileri, birden fazla projede, tedarikçiden olası teslimat gecikmeleri hakkında uyarıların geldiği, “mücbir sebepler” bildirimlerinin alındığı ABD’de hissediliyor. Diğer ülkelerdeki potansiyel kilitleme önlemlerinin zamanlaması ve etkisine ilişkin belirsizlik, dünya çapında birçok projenin tamamlanmasını daha da geciktirebilir.
Bazı yenilenebilir teknolojiler diğerlerinden daha savunmasızdır
Salgının etkisi, yenilenebilir projeler üzerindeki inşai faaliyetleri yavaşlatıyor. Çok sayıda Avrupa ülkesi, Hindistan ve bazı ABD eyaletlerindeki önlemler, çalışma zorunluluğu olmayan işçilerin evde kalmasını gerektirmektedir. Bu, politika programları kapsamında; sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmek konusunda, 2020 yılı sonuna kadar şebeke ölçeğinde yenilenebilir projeleri tamamlaması gereken yatırımcıları da etkileyecektir. Çin'de, tarife sübvansiyonlarına hak kazanabilmek için tüm rüzgâr projelerinin 2020 yılı sonunda devreye alınması gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde, rüzgâr yatırımcıları benzer bir durumdadır, çünkü üretim vergisi kredisi almak için 2020 yılına kadar projelerin faaliyete geçmesini sağlamak zorundadır. Bileşenlerdeki veya ana yapılardaki herhangi bir gecikme, şirketleri bu son tarihlere uyamama ve dolayısıyla önemli finansal teşvikleri kaçırma riskine sokar.
Güçlü nakit pozisyonlarına sahip büyük girişimciler, inşaat gecikmelerini veya kısa ve orta vadede maruz kaldıkları ek maliyetleri karşılayabilir. Bununla birlikte, durum, elindeki maddi olanakları daha az olan küçük proje girişimcileri için daha belirsizdir. Onlar için gecikmeler mevcut borçların yeniden yapılandırılmasını gerektirebilir. Düşük maliyetli borçlara ve diğer finansman mekanizmalarına yeterli erişimin sağlanması, iş geliştiricilerin şu anda ve uzun vadede operasyonlarını sürdürebilmeleri için anahtar rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, yenilenebilir projeler, hem hükümet hem de toplum düzeyinde birden fazla toplantı yapılmasını gerektirmektedir. İzinlerin alınması ve arazi edinilmesi de dahil olmak üzere bir projenin çeşitli aşamaları, önemli ölçüde insan etkileşimi gerektirir. Dünya çapında birden fazla devlet dairesi ve enerji ajansının kapatılmasıyla, birden fazla otoriteye yayılan koordineli bir çevrimiçi sistem sunulmadıkça izin süreçleri ertelenecektir. Bu arada, yenilenebilir enerji projelerinin sosyal kabulü dünya çapında önemli bir sorun olmuştur. Yenilenebilir enerji proje geliştirme öncesinde ve sırasında yerel otoritelerle ilişki kurmak, enerji santrallerinin zamanında devreye alınması ve işletilmesi için hayati önem taşımaktadır. Mevcut sosyal mesafeli önlemler, girişimcilerin bu temel bileşenlere ulaşmasını zorlaştırmıştır. Hem idari hem de sosyal alandaki bu gecikmelerin, 2020 veya 2021'de işletmeye alınması öngörülen projeler üzerinde doğrudan bir etkisi olması beklenmektedir.
Kriz yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşmasını aksatabilir
Büyük tesisler ve bağımsız enerji şirketleri yenilenebilir enerjiye yatırım yapan yegane kuruluşlar değildir. Geçen yıl, küresel olarak kullanılan tüm yenilenebilir kapasitelerin beşte biri, çatılarına veya iş sahalarına güneş PV panelleri monte eden bireylerden ve küçük-orta ölçekli işletmelerden oluşuyordu. Dağıtılmış güneş PV'si olarak bilinen bu merkezi olmayan kurulumlar, geçen yıl küresel güneş PV dağıtımının %40'ından fazlasını oluşturdu.
Maliyetler düştüğünde, dağıtılmış güneş PV'nin kurulumu birçok ülkede makul getiriler sağlar, ancak şimdi yatırım riski altındadır. Şu anda, binalara erişimi engelleyen kilitleme önlemleri nedeniyle birçok ülkede dağıtılmış güneş PV kurulumları durdu. Finansal krizler ve ekonomik belirsizlikle karşı karşıya kalan haneler ve küçük işletmeler, mülklerine güneş PV'si kurma planlarını erteleyebilir veya vazgeçebilir.
Dağıtık güneş PV sistemleri en büyük rağbeti görebilir
Yenilenebilir enerji kaynakları günümüzde küresel elektrik kullanımının neredeyse %30'una karşılık gelen, küresel ekonominin temel bir unsurudur. Karbondioksit (CO2) emisyonlarını ve hava kirliliğini azaltır, enerji güvenliğini artırır. Yenilenebilir enerji endüstrisi, önemli bir küresel işverenin yanı sıra temiz enerji geçişleri için yeni bir yatırım ve yenilik kaynağıdır. Artan sayıda ülkede, hidroelektrik, rüzgâr ve güneş PV'lerinden elektrik üretme maliyetleri, yeni inşa edilen fosil yakıtlı alternatifleriyle karşılaştırıldığında daha düşük olabilmektedir.
Koronavirüs krizinin eşi benzeri görülmemiş ekonomik etkileri göz önüne alındığında, bu yıl yenilenebilir enerji tesisleri kapasite artışları, tarihte ilk kez çok yavaşlayabilir. Bununla birlikte, hükümetler bu yörüngeyi, yenilenebilir enerjilerin önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir bir şekilde büyümesini sağlayabilecek hedefe odaklı politikalarla değiştirme yeteneğine sahiptir.
Şu anda, politika yapıcılar doğal olarak koronavirüs pandemisinin yarattığı büyük halk sağlığı sorunlarıyla uğraşmaya ve yaygın bir finansal krizi önlemek için gerekli önlemleri almaya odaklanmıştır. Aynı zamanda, hane halklarını ve işletmeleri etkileyen ekonomik zorlukların hızla yayılmasını acilen ele almaya, önlemeye çalışıyorlar. Hükümetler, önümüzdeki hafta ve aylarda ekonomik hasarı onarmak ve yenilenen faaliyet sürecini teşvik etmek için çalışmaya devam ettikçe, bu hedeflere ulaşabilecektir ve aynı zamanda yenilenebilir enerjilerin yaygınlaşmasına yardımcı olabilecek bir dizi eylem olabileceği görülecektir.
İlk olarak, politika yapıcılar, tedarik zinciri kesintileri veya işgücü kısıtlamalarından kaynaklanan gecikmeleri hesaba katarak projelerin devreye alınması için son tarihleri 2020'nin ötesine uzatabilir. Bu, zor bir ekonomik ortamda yenilenebilir proje girişimcilerinin mali durumlarını zayıflatabilecek mali cezalardan kaçınmalarını ve aynı zamanda daha önceki kazanımları olan teşvikleri korumalarını sağlayacaktır.
İkincisi, hükümetler, gelecek teşvik paketlerinde yenilenebilir projeler için özel finansman önlemleri ve teşvikleri öngörebilir. Bunlar, yoğun makroekonomik ölçekli güneş PV ve rüzgâr projelerinde, özellikle küçük girişimciler için, zorlu makroekonomik koşullar altında riskleri azaltmaya odaklanmalıdır. Bu, maliyet etkin konuşlandırmayı hızlandırabileceklerini gösteren mevcut politika önlemlerinin devamını ve genişletilmesini gerektirecektir. Yüksek derecede savunmasız dağıtılmış güneş PV sektörüne yönelik talebi sürdürmek için vergi indirimleri, yatırım hibeleri ve özel kredi programları gibi ek ekonomik teşvikler gerekli olacaktır. Bu teşvikler enerji verimliliği politikalarıyla birleştirilebilir.
Üçüncüsü, yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin kısa vadeli politika eylem kararları, on yılda sera gazı emisyonlarında hızlı bir tepe noktasına ulaşmayı ve daha sonra ciddi bir düşüş sağlamayı amaçlayan yeni orta ve uzun vadeli vizyonlarla uyumlu olmalıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği, temiz enerji geçişlerinin ilerletilmesinde öncü rol oynayacaktır, ancak sürekli ve tutarlı bir uzun vadeli politika vizyonuna ihtiyaç duyulmaktadır. Bu anlamda, teşvik paketleri aynı zamanda tamamen ticarileştirilmemiş, ancak yüzer deniz rüzgâr çiftlikleri, deniz teknolojileri ve düşük karbonlu hidrojen üretimi gibi önemli maliyet azaltma potansiyeline sahip yeni yenilenebilir enerji teknolojilerine fon sağlamalıdır.
Teşvik paketleri, ülkelere, rüzgâr ve güneş PV gibi değişken yenilenebilirlerin artan paylarını karşılamak için güçlü şebekeler ve gelecek için daha fazla esneklik gerektiren bir elektrik altyapısını hazırlama fırsatı sunuyor.
Koronavirüs pandemisi, yenilenebilir enerjilerin zamanında devreye alınması ve temiz enerji geçişlerine hayati katkıları için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak hükümetler bu teknolojilerin krizden yenilenmiş bir ivme ile ortaya çıkmasını sağlayabilir ve küresel ekonomik iyileşmede önemli bir rol oynayabilir.