Enerjinin Diplomasisi ve Finansmanı, ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nda Masaya Yatırıldı

Türkiye’nin alanında lider enerji etkinliği olarak sektörüne yön verenleri bir araya getiren ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı, ilk gününde Hırvatistan Istanbul Başkonsolosu Dr. Ivana Zerec’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Enerji Diplomasisi Yuvarlak Masa Oturumu” ve “Enerji Finansmanı oturumuna ev sahipliği yaptı.
Bir TG Expo grup şirketi olan Sektörel Fuarcılık tarafından organize edilen ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın ilk gününde en dikkat çeken etkinlikler, “Enerji Diplomasisi Yuvarlak Masa Oturumu” ve “Enerji Finansmanı Paneli” oldu.
Azerbaycan, 2050’ye kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyor
Fuarın açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen ilk etkinlik, Hırvatistan Istanbul Başkonsolosu Dr. Ivana Zerec’in moderatörlüğündeki “Enerji Diplomasisi Yuvarlak Masa Oturumu” oldu. Oturumdaki konuşmasında Azerbaycan’ın enerji politikasının zengin petrol ve doğal gaz kaynakları ile yenilenebilir ve sürdürülebilir enerjiye geçiş arasında bir denge kurmayı hedeflediğini söyleyen Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Nermine Mustafayeva, “Günümüzde Azerbaycan’ın elektrik üretiminin büyük bir kısmı hâlâ fosil yakıtlara dayanıyor. Ancak güney gaz koridoru üzerinden Avrupa ülkelerine doğal gaz ihraç ediyor ve bu anlamda bölgesel enerji güvenliğine katkıda bulunuyoruz. 3 bin 500 km’lik entegre boru hattı sistemimiz, Azerbaycan’dan başlayıp Gürcistan ve Türkiye üzerinden Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya’ya ulaşıyor. Öte yandan, 2030’a kadar elektrik üretimimizin yüzde 30’unu yenilenebilir kaynaklardan sağlama ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefimiz bulunuyor. Güneş ve rüzgar enerjisi yatırımlarımız, 2027’ye kadar 6 GW kapasiteye ulaşmayı amaçlıyor. Ayrıca hidroelektrik potansiyelimiz de değerlendirilmekte. Bu adımlarla hem bugün hem gelecekte küresel enerji güvenliğine katkı sağlamaya devam ediyoruz.” dedi.
“Enerji verimliliği, sadece tüketimi azaltmak değil”
Oturumda söz alan bir diğer isim Avustralya İstanbul Başkonsolosu Tony Huber oldu. Avustralya’nın ürettiği enerjinin üçte ikisini ihraç eden büyük bir enerji tedarikçisi olduğuna değinen Huber, sözlerine şöyle devam etti: “Geçmişte ağırlıklı olarak kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlara dayalı üretimimiz, artık giderek yenilenebilir kaynaklara yöneliyor. 2030’a kadar enerji tüketimimizin yüzde 82’sinin sürdürülebilir kaynaklardan sağlanması hedefleniyor. Kritik mineraller açısından zengin bir ülke olarak, yeni enerji teknolojilerinin üretimi ve küresel tedarik zincirine katkı sağlıyoruz. Hindistan, Çin, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerle yeşil teknoloji anlaşmaları yaptık. COP gibi uluslararası platformlarda aktif rol alıyor, yeşil dönüşümde liderlik üstleniyoruz. Ülke içindeki enerji altyapısını yeniliyor, büyük coğrafi yapımız nedeniyle bölgesel şebekeleri birleştirme çözümleri geliştiriyoruz. Enerji verimliliği, sadece tüketimi azaltmak değil, aynı zamanda ekonomimizi büyütürken enerji kullanımını sabit tutabilmek.”
Danimarka, değişen vizyonuyla 2050’ye kadar negatif emisyon hedefliyor
Danimarka Krallığı İstanbul Başkonsolosu Thierry Hoppe ise oturumdaki konuşmasında “Danimarka, bir zamanlar fosil yakıt ithalatına bağımlı bir ülkeyken bugün enerji geçişinde öncü konumda. Elektrik tüketimimizin yüzde 70’inden fazlası rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan sağlanmakta ve bu oranı artırmayı sürdürüyoruz. 2045’e kadar karbon nötr, 2050’ye kadar ise net negatif emisyon hedefimiz var. Artan enerji üretimimizi Avrupa enerji pazarına ihraç ediyoruz. Fazla elektriği hidrojene çevirerek depolamak ve daha sonra ulaştırma gibi ‘yeşil dönüşümde zor’ sektörlerde kullanmak üzere teknolojiler geliştiriyoruz. Ayrıca, tarım ve sanayi atıklarından elde edilen biyogaz ile doğal gazı ikame etme yönünde önemli adımlar atıyoruz. Enerji verimliliği konusuna da büyük önem veriyoruz. Ülke ekonomimiz büyürken enerji tüketimimizi sabit tutmayı başardık. Bu başarıyı teknoloji ile sağladık ve bu tecrübemizi diğer ülkelerle paylaşmaya hazırız.” ifadelerini kullandı.
“Enerjinin Finansmanı”na çok yönlü bakış ve değerlendirme
Fuarda ilk günün yoğun katılıma sahne olan bir diğer etkinliği ise IFC (Internat¬onal F¬inance Corporat¬ion) Di¬rektörü Marième Travaly moderatörlüğünde yapılan “Enerji Finansmanı Paneli” oldu. “Özellikle gelişmekte olan ülkelerde enerji yatırımlarının finansman yapısının nasıl şekillendiği, risklerin nasıl yönetildiği ve kamu-özel sektör iş birliğinin nasıl güçlendirilebileceği gibi başlıkları konuşacağız. Konuklarımızla birlikte Türkiye'deki uygulamaları ve gelecek perspektiflerini ele alacağız” diyen Travaly, panelin genel çerçevesini çizdi.
TSKB, finansman sağlamanın yanında çevresel ve sosyal etkileri de değerlendiriyor
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Direktörü ve Baş Ekonomist Dr. Burcu Ünüvar, enerji dönüşümünü finanse etmenin özellikle sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu biçimde kaynak sağlama kapsamında TSKB’nin en öncelikli gündemlerinden biri olduğunu vurgulayarak şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının son 10 yılda ciddi anlamda arttığını gözlemliyoruz. Bu yatırımların önemli bir kısmı, kalkınma bankaları ve çok taraflı finans kuruluşlarıyla iş birliği içinde yürütülüyor. Biz TSKB olarak finansman sağladığımız projelerde sadece finansal değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkileri de değerlendiriyoruz. Ayrıca yeşil tahviller ve sürdürülebilirlik bağlantılı kredi yapıları gibi yeni nesil finansman araçlarını da aktif biçimde kullanıyoruz. Sürdürülebilirlik kriterlerini karşılayan firmalara yönelik kaynak maliyetlerini düşüren modeller oluşturuyoruz.”
“Enerji depolama, hidrojen ve şebeke modernizasyonunda finansman ihtiyacı artacak”
Enerji sektöründe dönüşümün finansmanında en temel meselenin riskin doğru modellenmesi olduğuna dikkat çeken Kalkınma Yatırım Bankası Sektörel Araştırmalar Direktörü Erdem Sezer, sözlerine şöyle devam etti: “Yenilenebilir projeler çoğu zaman geleneksel enerji projelerine kıyasla daha farklı finansal dinamiklere sahip. KYB olarak biz, özellikle sektör analizleriyle bu riskleri önceden görmeyi ve buna göre yapılandırma yapmayı hedefliyoruz. Mevcut durumda ağırlıklı olarak güneş, rüzgar ve biyokütle projeleri destekleniyor. Ancak önümüzdeki dönemde enerji depolama, hidrojen ve şebeke modernizasyonu gibi alanlarda da finansman ihtiyacı ciddi şekilde artacak. Bu nedenle kamu politikaları, regülasyonlar ve teşviklerin özel sektör yatırımlarını destekleyecek biçimde tasarlanması kritik önem taşıyor. Ayrıca yerel ve uluslararası finans kuruluşlarının eş güdüm içinde çalışması gerekiyor.”
“Enerji verimliliği aslında çok düşük maliyetlerle çok büyük etkiler yaratabilen bir alan”
GEFF Türkiye Proje Müdürü Koray Göytan, GEFF Türkiye programına vurgu yaptığı konuşmasında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından desteklenen programın temel amacının Türkiye'de enerji verimliliği projelerini finanse etmek olduğunu söyledi. Bu çerçevede hem bireysel tüketicilere hem de KOBİ’lere yönelik olarak çeşitli destek mekanizmalarının sunulduğuna dikkat çeken Göytan, şu açıklamaları yaptı: “Enerji verimliliği aslında çok düşük maliyetlerle çok büyük etkiler yaratabilen bir alan. Örneğin küçük bir işletmede yapılan bir yalıtım yatırımı, yıllık enerji giderlerinde yüzde 20'ye varan tasarruf sağlayabiliyor. Bu tür yatırımları daha görünür kılmak ve finansmanını kolaylaştırmak için dijital platformlar ve danışmanlık mekanizmaları sunuyoruz. GEFF kapsamında bugüne kadar 100 milyon Euro’nun üzerinde bir yatırım desteklendi. Bu rakamın önümüzdeki dönemde, özellikle karbon emisyonu azaltım hedefleri çerçevesinde daha da artacağını öngörüyoruz.”
Fuar hakkında detaylı bilgi almak ve ICCI 2025’i ziyaret etmek için bit.ly/41qt7Bs linkine tıklayarak veya icci.com.tr web sitesini ziyaret ederek ücretsiz online kaydınızı oluşturabilirsiniz.